Çay Mı Kahve Mi?
Bir Rize’li
olarak tabii ki çay. Peki bir hekim olarak önerim nedir? Tabii ki yine çay,
çayın sağlık üzerindeki faydaları kahvenin faydalarından çok daha fazla, peki
bir ürolog olarak önerim ne olur? Yine çay; her gün birkaç bardak çayla günlük
sıvı ihtiyacınızın önemli bir bölümünü karşılamış ve böbreklerinizi, idrar
yollarınızı korumuş olursunuz. .
Çayın
sağlığa faydaları çoktur; çayın içinde tein/theanine, kafein, teofilin,
polifenoller ve flavonoidler var. Polifenoller antikanserojendir, kanseri
önler. Flavonodiler antioksidandır, kalp-damar hastalıklarını ve inmeyi-felçleri
önler. Çay kan şekerini, kolesterolü, HDL/LDL’yi ve tansiyonu regüle eder,
düzenler.
Çay
mide-bağırsak sisteminde zararlı bakterilerin üremesini engellerken faydalı
bakterilerin çoğalmasını sağlar, sindirimi kolaylaştırır. Çayın damarlar ve bronşlar
üzerinde de olumlu etkileri var, bronşları açar, solunumu rahatlatır.
Böbrekleri sular/korur, idrar yolları enfeksiyonunu/sistiti önler. Ayrıca çay
odaklanmayı artırır, zihinsel aktiviteyi olumlu etkiler vs…
Tabii ki
kahvenin de bazı faydaları var ancak çay kadar değil; kahvedeki kafein kalp
sağlığını olumsuz etkileyebilir, çarpıntı yapar vs, oysa kafein çayda da var
ama çay çarpıntı yapmaz, çünkü çaydaki kafein theanine ile dengelenir (kafein
ve theanine çayda dengeli bir şekilde bulunur), theanine doğal bir
yatıştırıcıdır, kafeinin etkilerini dengeler, bu yüzden kahve sonrası yaşanan
kalp çarpıntısı çay içenlerde görülmez. Ancak çayı da çok koyu içmemeli, koyu
bir bardak çay yerine daha açık birkaç bardak çay içilmeli, ayrıca çay –daha
doğrusu hiçbir içecek- ağzı yakacak kadar sıcak da içilmemelidir, çay demir
emilimini de azaltabilir, demir eksikliği anemisi olanlar eğer demir içeren bir
yiyecek aldılarsa (örneğin et) çayı yemekten hemen sonra değil 2 saat sonra
(demir emildikten sonra) içmelidirler. .
Günümüzde
gençler çaydan ziyade kahveye daha çok rağbet ediyorlar. Hatta bu eğilim –bir
kahve markası yüzünden- moda haline gelmiş durumda. Açıkçası bu durum beni
kaygılandırıyor; çünkü birincisi bu gençler çay gibi güzel bir nimetten mahrum
kalıyorlar, ikincisi çay başta Rize olmak üzere Doğu Karadeniz bölgesindeki
iller için çok önemli bir gelir kaynağı, gençlerdeki bu eğilim gelecekte bölge
ekonomisini olumsuz etkileyebilir.
ÇAYKUR Genel
Müdürlülüğünün, Ulusal Çay Konseyi ve Rize Ticaret Borsası’nın bu konuda acilen
bir şeyler yapmaları gerekiyor, gençleri çaya alıştıracak hatta özendirecek
çalışmalar yapılmalı. Tıpkı kahve markalarının yaptıkları gibi moda akımlar
geliştirilmeli, PR çalışmaları vs dünülmeli. Etkili reklamlar, kampanyalar
olmalı. Malum artık ne kahve sadece kahvedir ne de çay sadece çay, rakibinden
daha güçlü taktikler geliştirmelisin. Gençler o malum kahve markasını kahve
içmek için değil sosyal etkileri yüzünden tercih ediyorlar.
Adamlar
kahve değil moda satıyorlar. Bu durum -kahve ithal ürün olduğu için- ülke
ekonomisi adına da riskli bir gelişme, stratejik hamleler yapmalıyız. . Bu
arada, eğer Mayıs-Ekim döneminde yolunuz Rize’ye düşerse size iki tavsiyem var;
. Birincisi, yol üzerinde rastlayacağınız pek çok çay fabrikası olacak, birinin
yanında durun, 5- 10 dakika mola verin ve üretim aşamasındaki çayın yaydığı o
nefis aromayı içinize çekin, hem çok nefis bir koku/aroma tadacak hem de çaya
bakışınız değişecektir, hatta artık çayı yudumlarken o koku aklınıza gelecek ve
beyniniz kısmen size o kokuyu hatırlatacaktır. . İkincisi Rize merkezde yeni
açılan çay çarşısını ziyaret edin (https://www.caycarsisi.com.tr/),
(https://www.instagram.com/caycarsisi/) böylece çayın aslında ne kadar geniş
bir ürün yelpazesine sahip olduğunu (fermante, yarı fermante, siyah, yeşil,
beyaz vs envai çeşit çay bulunduğunu) görecek ve yeni tatlar keşfedeceksiniz. .
Bol çaylı muhabbetler…